Gazze’deki Şifa Hastanesi’nde 36 prematüre bebeğe nasıl bakılıyor?
Gazze’nin en büyük hastanesi olan Şifa’da prematüre bebekler, hastane çevresinde yaşanan çatışmalardan ve elektrik kesintisinin yarattığı riskten doğrudan etkilendi.
Hastanenin Genel Cerrahi Bölüm Başkanı Dr. Marwan Abu Saada, “36 prematüre bebek var. 39 tane vardı ama üçünü kaybettik” diyor.
“Hastanede elektrikler kesildiğinde iki kişi oksijen eksikliğinden öldü. Üçüncüsü ise bağırsak enfeksiyonundan öldü.”
Dr. Abu Saada benimle konuşurken İsrail askerleri hastanenin bodrumunda arama yapıyordu. İsrail uzun süredir Hamas’ı Şifa Hastanesi’nin altında askeri üs kurmakla suçluyor.
Dr. Abu Saada ile telefon bağlantısı kurmak için çok uğraştım ama iletişim zayıf kaldı.
Yenidoğan ünitesinde çalışanlar hastane içerisinde bebeklerle aynı katta uyuyorlar.
Hayatta kalan 36 prematüre bebeğin ağırlıkları 800 ila 1200 gram arasındaydı. En küçüğü 28 haftalık.
Dr. Abu Saada, hastanenin bu bebeklerin hiçbirinin ebeveyni veya ailesiyle herhangi bir temasının olmadığını söylüyor. Savaşın kaosunda aile bulmak imkansız hale geldi.
Doktor, bombardımanın ardından iki bebeğin bulunduğunu ve hastaneye getirildiğini söylüyor. 4 bebek ise sezaryenle annelerinin elinden kurtarıldı.
Bebeklerin bakımı nasıl yapılır?
Doktor açıklıyor:
“Isıtmalı battaniye kullanıyoruz. Normalde bunları ameliyatta kullanırdık. Bebeklerin altına yerleştiriyoruz. Oksijen tankları kullanıyoruz. Neyse ki bebeklerden sadece ikisinin oksijene ihtiyacı var.”
“Oksijen tüplerini sterilize etmek çok zor. Biz elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. O yüzden bebeklerin buradan tahliye edilmesi gerekiyor. Sepsisten korunmaları gerekiyor.”
Hastane çalışanları defalarca hastalar ve doktorlar için güvenli koridorların oluşturulmasını talep etti.
“Kaynaklarımız çok sınırlı. Suyumuz bile yok. Su için bile elektriğe ihtiyacımız var. Kişisel hijyen ve içme suyumuz yok.”
Steril koşullar sağlanmadığı takdirde bebeklerin ölüm riski artar.
Doktor Abu Saada, “Onları sıcak bir ortamda tutarak hayatlarını kurtarmaya çalışıyoruz. Onları besliyoruz. Gerektiğinde antibiyotik veriyoruz.”
Yenidoğan ünitesindeki personel düzenli olarak bebeklerin bakımıyla ilgilenmektedir.
Ancak saldırılarda hastanenin oksijen tankı dahil bazı bölümleri tahrip edildi. Tabip, “El-Şifa etrafındaki abluka aynı zamanda herhangi bir şeyi yeniden inşa etmemizi de engelliyor” diyor.
Her yatakta 8-10 bebek birlikte uyuyor ve ısıtılmış battaniyelere sarılıyor.
Dr. Saada, “Sıcaklık düştüğünde onları sarıyoruz. Çok hassaslar ve hastalıklara karşı çok hassaslar” diyor.
Acil durumlar için sınırlı miktarda yakıt tutulmakta olup, prematüre bebekler için gerekli enerji güneş panellerinden sağlanmaktadır. Ortamın sıcak kalması açısından bu çok önemli.
İsrail ordusunun buraya kuvöz ve bebek maması gönderdiği yönündeki açıklamaları Dr.’a sorduk. Ebu Saada bu konuda hiçbir bilgisinin olmadığını söylüyor. En çok yakıta ihtiyaç duyduklarını ancak bununla kuluçka makinelerini çalıştırabileceklerini ekliyor.
İsrail askerlerinin hastaneye baskın yapmasının ardından hastanenin bölümleri arasındaki köprünün kullanılamaz hale geldiğini, baskın sırasında doktorların yerlerinden ayrılamadığının altını çiziyor.
El Şifa Hastanesi’ne daha fazla bebek getirilecek mi?
Son beş gündür hastaneye yeni prematüre bebek gelmedi. Şifa kuşatılmadan önce yeni hasta kabul ediliyordu ama artık gerekli sağlık hizmetlerinin sağlanması imkansız hale geldi.
Dr. Abu Saada, “Bebekler normalde gerekli sıcaklıkta tuttuğumuz kuvözde değil. Normalde her gün yenidoğan bölümüne kontrol için gidip doktorlarla iletişime geçiyorum ama bugün gidemedim çünkü biz diğer binaya gidemiyorum.”
Bebeklerin geleceği belirsizliğini koruyor. Hastanedekiler bir gün bebeklerin ailelerini bulmayı umuyor.
Şimdilik bebekler, biliniyorsa annelerinin isminin yazılı olduğu etiketlerle yan yana yatıyor.
Hastane personeli neler yaşıyor?
İçerideki durumu daha önce El Şifa Hastanesi doktorlarıyla konuşmuştum.
Ortopedi Cerrahisi Bölüm Başkanı Dr. Adnan el Bursh, İsrail askerlerinin baskını sırasında doktorların pencereden dışarı bakmalarının dahi yasaklandığını söyledi.
Mohamed Obeid bir şekilde etrafına baktığını ve yedi askerin Dahiliye servisine girdiğini söylüyor:
“Geldiklerinde herkes panik içindeydi. Daha önce hastaları bombalanan ve duvarları hasar gören dördüncü kattan tahliye etmiştik” diye anlatıyor.
Dr. Obeid, Genel Cerrahi’de bir odada 15 doktorun bulunduğunu, diğer binalarda doktorlarla temasın bulunmadığını söylüyor.